Epsilon Yayınevi
256
İç çamaşırı satan bir mağazada çalışırken, işine son verilince hayatı kabusa dönen Stephanie Plum, taksitle aldığı son model arabayı iade etmek zorunda kalmış ve küçük dairesindeki eşyaların neredeyse tümünü satmıştır. Ancak ne yazık ki, eline geçen birkaç dolar, tamtakır olan buzdolabını bile doldurmaya yetmez. Bir türlü uygun bir iş bulamaz; her işi dener, ama kazandığı parayla karnını bile doyuramaz. Durum umutsuzdur; kirasını ödemekte biraz daha gecikirse, evinden çıkmak zorunda kalacaktır. Saat altıda herkesin sofraya oturmak zorunda olduğu -geç kalanı Tanrı korusun!- baba evindeki akşam yemekleri canına tak etmiş, annesinin mutfağından çaldığı incirlerle karnını doyurmaktan bıkıp usanmıştır. Sonunda hiç sevmediği kuzenine şantaj yaparak kendini işe aldırır. Kuzeni, tahliye edilen sanıkların kefalet ücretini ödeyen bir büronun sahibidir. Kefaletleri ödendiği halde mahkemeye çıkmayan sanıkları yakaladığı takdirde, Stepfanie kefalet ücretinin yüzde onunu kazanacaktır. İlk olarak, savunmasız bir zanlıyı öldürdüğü için aranan polis memuru Joe Morelli'nin peşine düşer. Morelli, Stephanie'ye yabancı değildir. On altı yaşındayken genç kızı baştan çıkarmış, sonra da bunu Mario'nun Dükkanı'nın duvarına yazarak herkese ilan etmiştir. Yıllardır didiştikleri halde, aralarında inkar edilemez bir cinsel çekim vardır.
Meteliğe kurşun atan Stephanie, hem para kazanmak hem de Morelli'den intikam almak için büyük bir hevesle işe koyulur. Morelli'nin peşindeyken, gündeme başka suçlular ve cani ruhlu bir boksör girer. Olaylar genç kızın beklediğinden çok daha farklı bir şekilde gelişecek ve onnu 38'lik bir tabanca edinmeye kadar götürecektir.
suçluların dünyasında pervasızca dolaşan, komik, sevimli, bazen beceriksiz ve saf, ama ödü patladığı zaman bile pes etmeyen Stephanie Plum, sonunda -Morelli ile işbirliği yaparak da olsa- kötülerin korkulu rüyası haline gelir.