Itham Ediyorum
Bu sözler Ayaan Hirsi Ali’nin Avrupa’nin orta yerinde bile niçin ancak polis korumasi altinda yasayabildigini, konusabildigini ve yazabildigini ve ayni zamanda, mücadelesinin baski altindaki Müslüman kadinlar için ne kadar önemli oldugunu ortaya koyuyor. Bir görüntü dünyayi sarsti: Öldürülen sinema rejisörü Theo van Gogh’un gögsüne katili bir tehdit mektubu ilistirmisti. Ayaan Hirsi Ali’ye yönelik bir mektup; çünkü aslinda ölmesi gereken bu kadindi. Ayaan Hirsi Ali baski altindaki Müslüman kadinlar için verdigi mücadelenin hayatina malolabilecegini biliyor, fakat –bu kitabiyla da ispat ettigi gibi– yilmiyor. Çünkü nelerden söz ettiginin farkinda: Babasinin kendisi için ayarladigi zorunlu evlilikten ancak kaçarak kurtulabilmis bir kadin. Bu adimin kaçinilmaz sonucu, ailesiyle ve arkadaslariyla arasinin açilmasi olmus. O zamandan beri kader ortagi olan kadinlar için mücadele ediyor: hedefi, onlarin nihayet erkek evlat üreten birer fabrika olmaktan kurtulmalari, okuyabilmeleri ve nasil yasayacaklarina kendileri karar verebilmeleri. Ayaan Hirsi Ali suikastten sonra Hollanda makamlarinca ülke disinda emin bir yere götürüldü. Bu kitabin son bölümünü de saklandigi yerde yazdi. Oysa mücadelenin sürmesi gerekiyor. Ayan Hirsi Ali bunun için simdi yeniden kamuoyunun karsisina çikti. »Yolumdan dönmeyecegim; agir darbelere hazirlikli olmam gerekiyor. Su an bütün medya benimle ilgileniyor: Islam’i elestiren bir zenci kadin. Fakat, bir gün gelecek, asil konu da ortaya dökülecek: Müslüman kadinlarin bagimliligi ve entegrasyonun her seyden önce Islam’in kadin düsmani kültürel ve dinsel yönlerinden ötürü basarisizliga ugradigi gerçegi.«
