Yankı Yayınları
401
Biraz önceki raporu yeniden kendine çekti. ‘SAHARA MEER’ yazıyordu üzerinde. Konuyu Rommel’e ilk anlatışı geldi aklına. 1
Aralık 1942’de, soğuk bir çöl gecesinin sabahında, üzerinde Berberilerin giydiği kum rengi bir bornoz olan mavi gözlü, sarışın bir
adam deveyle çölden çıkıp gelmiş ve Tunus’taki Afrika Korps karargâhının nöbetçi kulübesindeki askerlere Mareşal Rommel’i
görmek istediğini söylemişti. Nöbetçi Teğmenin kuşkuyla baktığı adam belli bir aksanla konuştuğu Almancasıyla, “Çok önemli!”
diyordu sürekli olarak.
Teğmen, kim olduğunu bilmediği o adamın getirdiği haberin belki de gerçekten önemli olabileceğini düşünerek, Mareşal’in yaveri
Binbaşı Hans Otto Berg’e haber verip sorumluluğu üzerinden atmıştı. Binbaşı ile ekibinin bir çadırda tahta bir iskemleye oturtup
sorguladığı adamın üzerinde ne bir kimlik, ne de başka bir evrak çıkmıştı. “Ben bir Alman’ım. Adım Heinrich Rudolf. Dakar’da
Fransızlar’ın tutsağıydım, kaçtım.” demişti sabaha kadar süren sorgusunda yalnızca. Aksanlı Almanca’sını Afrika’da uzun süre
kalmasına bağlamış, tüm üstelemelere, korkutmalara, hatta zorlamalara karşılık konunun ne olduğunu söylememiş, “Mareşal’e
anlatırım.” demişti.