Literatür Yayıncılık
640
Katerina Alekseyevna ya da Rus İmparatorluğu'nun kaderini belirleyen köylü kızı Martha... Kimdir bu kadın? Bulaşıkçı bir kız, bir hizmetçi mi? Aşırı makyajlı, şehvet düşkünü ayyaş bir kadın mı, yoksa modern Rusya'yı kuran bir imparatoriçe mi?
Hayata alınıp satılan bir köle olarak başlayıp, akla hayale gelmeyecek kadar yükseklere ulaşan Katerina bunların hepsidir aslında.
Ama her şeyden önce bir kadındır o. Deli Petro olarak da bilinen Çar Büyük Petro ile tutkulu bir aşk yaşar. Rus İmparatorluğu'na bir veliaht prens vermek adına tam on iki kez hamile kalır. Saraylarda zevk ve sefa içinde yaşarken bile, Çar'ın saçlarını kestirip manastıra kapattırdığı ilk karısıyla aynı kaderi paylaşma korkusu bir an olsun peşini bırakmaz. Ve Çar Petro kendi elleriyle taç giydirip onu imparatoriçe yapar; ondan istediği iki şeyi de kendisine verememesine rağmen.
Bu iki insanı bu denli birbirine yaklaştıran ve Çariçe'yi bu denli özel kılan şey neydi? Peki deliliğin sınırında yaşayan, kendi öz oğlunu bile öldürten böylesine korkunç bir adam sevilebilir mi? Ya koca bir imparatorluğa hükmeden bir adam?
Gerçekte Çariçe hangisini arzuluyordu: Aşkı mı, iktidarı mı?