Remzi Kitabevi
95
OCTAVIO PAZ, XX. yüzyıl Dünya Edebiyatı’nın önde gelen kişiliklerinden biri olmanın ötesinde, Modern Çağ kültürünü temsil etme konumuna ulaşabilmiş birkaç insanın arasında yer alışıyla da ayrıcalıklı bir isim. Yalnızca 1991’de Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazandığı için değil; onda ödüllendirilen bir tek yapıtı mıydı, hayır, bir o kadar da kültürel kimliği ve serüveni de selamlanmıştı.
1914’de Meksiko’da doğdu Octavio Paz. En çarpıcı özelliklerinden biri, ülkesinin sorunlarından uzaklaşmaksızın evrensel değerlerle ilgilenmiş olmasından kaynaklanır: Onu uluslararası platforma taşıyan bu iki yönlülüğüdür. "Yalnızlık Labirenti"nde nasıl "Meksikolu olmak" kavramına büyüteçle yaklaşmışsa, birden fazla yapıtında da Batı edebiyatı ve sanatına içeriden bakabilmiştir.
Kozmopolit kişiliğini yaşam haritası mı belirlemiştir, tersi mi, bu soruyu yanıtlamak güçtür. Paris’te, ABD’de, Hindistan’da uzun yıllar kaldı Paz: Her kıtadan, her uygarlık anlayışından, her dilden koyu ilişkiler sonrasında vazgeçilmez izler taşıdı şiirine, denemelerine, araştırmalarına. Savaştı: İspanya’da başlayan çizgi onu Meksika’nın iç politikasıyla uzlaşmadığı an elçilik görevinden kopmaya dek götürdü. Peşpeşe dergiler yayımladı, tiyatro topluluğu kurdu, çeviriler yaptı. Yüzyılımızın en büyük melezidir.
Türk okuru, önce şiir yanıyla tanıştı Paz’ın. Bunu, kimi kitap halinde yayımlanan, kimi dergi sayfalarında kalan denemeleri izledi. Remzi Kitabevi, bu kitabı, Octavio Paz’ın yazarlığında çekirdeği oluşturan "modernlik" kavramına ilişkin çeşitli yapıtlarından yola çıkan bir programla hazırladı.
Paz’ın denemelerini dilimize daha önce Foucault, Leonardo, Soljenitsin başta olmak üzere pek çok önemli yazarın yapıtlarını özenle aktaran Turhan Ilgaz çevirdi.